SAHİH-İ MÜSLİM

     Konular Numaralar  

 

 

1180 nolu Hadis’in İzahı:

 

Bu hadîsi Buhâri «Kitâbu'l-Hacc» ile «Kitâbu Fedâiü'l-Kur'ân» ın bir-iki yerinde ve «Kitâbü'l-Meğazi»de, Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesaî «Kitâbu'l-Hacc»da ayrıca Nesaî «Kitâbu Fedâili'l-Kur'ân»da muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

 

Cî'rane: Tâif'le Mekke arasında bir yerdir. Mekke'ye daha yakındır. Bu kelimeyi «Ciirrane» şeklinde okuyanlar*da olmuştur.

 

Fakat birinci kiraatı daha fasih ve meşhurdur.

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelen zatın ismi malum değildir. Buhâri'nin bir rivayetinde bir bedevi olduğu kaydedilmiştir.

 

Bazıları Tartuşi tefsirinden bu zâtın Atâ' b. Ümeyye olduğunu nakletmişlerdir. Bu taktirde hadîsi rivayet eden Hz. Yâ'lâ b. Ümeyye'nin kardeşi demek olur.

 

«Tevdih» sahibi: «Bu zâtın Amr b. Sevvâd olması caizdir. Çünkü Kaadı îyâz'ın (Kitâbu'ş-Şifâ) adlı eserinde Hz. Amr'dan rivayet ettiği bir hadîste Amr (Radiyallahu anh) :

 

Ben, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına halûk sürünerek geldim de :

 

  «Alaçehre aIaçehre, kokuyorsun, at bunu at, buyurdu. Elindeki bir kamışla karnımı dürttü. Canımı acıttı... ilâ ahir...» demektedir. Lâkin bu Amr mezkûr kıssaya yetişmiş olamaz. Çünkü kendisi İbni Vehb'in arkadaşıdır.» diyor.

 

Fakat «Tevdîh» sahibinin bu tahmininin doğru olmadığı anlaşılmıştır. Zîra şifâ hadîsindeki râvînin ismi Amr b. Sevvâd değil, Sevvâd b. Amr'dır.

 

Halûk: Safran v.s. den yapılan bir tür esanstır.

 

Umre: Küçük hacc demektir ki, tavafla saiy'den ibarettir. Senenin her mevsiminde yapılabilir. Yalnız Arafe ile onu takib eden dört gün zarfında Umre yapmak mekruhtur. Çünkü o günler hacc günleridir.

 

Mukattaat: Biçilmiş kaftan ve cübbe demektir.

 

Gelen zâtın kokuya bulanmış olması, elbisesiyle bedenine şâmildir. Bulanmak tâbirinden de anlaşılıyor'ki, süründüğü koku çokmuş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :

 

«Haccetmiş olsan ne yapacaksan, Umrende de onu yap.» buyurması, ashâb.ı kiram'in hacc fiillerini daha evvelden bildiklerini gösterir.

 

İbnü'l-Arabî diyor ki: «Galiba Araplar câhîliyet devrinde haccettikleri vakit elbiselerini çıkarır, ihram halinde koku sürünmekten kaçınırlar, fakat Umre yaparken bu hususta daha müsamahalı davramrlarmış.

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hacc'la Umrenin bu babda bir olduklarını haber vermiştir.

 

İbni Battal'a göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

  «Haccederken ne gibi dualar okur, zikirler yaparsan, Umrede de aynı şekilde hareket et. Zîra bu hususta hacc ile Umre müşterektir.» demek istemiştir. Nevevî'nin kanaati da budur.

 

Hz. Ya'lâ'nın Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'i vahiy halinde görmek isteyerek başını onun örtüsünün altına sokması ve Hz. Ömer'in buna müsaade etmesi, Nebi  (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bu gibi şeylere müsaade buyurduğunu bildiklerine hamlolunur. Zira vahiy halini müşahade eden kimsenin imanı artar.

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vahiy halinde kızarması ve horuldaması, vahiyin şiddet ve sıkletindendir. Hattâ vahyin şiddetinden bazen avazının çıktığı kadar seslendiği rivayet olunmuştur.